13.12.10

TAKSİLER ve TUHAF HAYVANLAR

MÜZİK BLACK CAB SESSIONS

LOOKBOOK'tan sonra yeni takıntım olarak gayet gönül rahatlığıyla ilan edebileceğim bir site keşfettim. Black Cab Sessions. Fikir Londralı beş arkadaştan çıkmış. 1 şarkı, 1 taksi, 1 kayıt. Gayet net. Ünlü ünsüz bağımsız bir takım müzisyenler bir taksiye biniyor. Arka koltukta başlıyorlar müzik yapmaya. Ne amfileri, ne sound checkleri, ne mikrofonları olmadan, baya sıkışık sıkışık oturup, giden taksinin içinde bir şarkı söylüyorlar. Sonra bu kayıt bir güzel online ortama yükleniyor ve Black Cab Sessions sitesinden izlenebiliyor. Alın bana saatlerce vakit harcayacağım bir site daha. Bulup bulup seçtiklerimi burada paylaşacağım artık geri dönüş yok. İlk kurban: LYKKE LI.




FOTOĞRAF TAXI DRIVER SETİNDEN DAHA ÖNCE GÖRÜLMEMİŞ FOTOĞRAFLAR

Hollywood Reporter sitesinde rastladığım bu minik fotoğraf galerisi tüylerimi diken diken etti. Scorsese'nin de De Niro'nun da daha en gençlik yılları, birbirlerini meşhur etmeye başladıkları dönem.

Hollywood Reporter sitesinde Taxi Driver yanında, gün yüzüne yeni çıkan başka fotoğraf galerileri de var. Marilyn Monroe, Pirates of The Carribean, Howard Stern bunlardan birkaçı...
 
Scorsese, Robert De Niro'yu yönetiyor: 'Biraz deli miydim? Yoksa biraz akıllı mıydım? Yoksa ikisi ayna anda mıydı?'

Scorsese, Travis Bickle'ın taksisine binen karısını gözetleyen tuhaf bir müşteriyi oynuyor.
Yazar Paul Schrader seti ziyaret ediyor.

Steve Shapiro'nun 1975 yılında Taxi Driver setinde çektiği 1975 fotoğraf, Taschen yayınlarından limitli olarak dağıtılıyor. Ve kitabın değeri tam 1000 dolar. Eğer satın almaya kalkacaksanız buyrun link


EVİM GÜZEL EVİM 3 BOYUTLU BOYANMIŞ MEKANLAR

Bir açıdan bakınca rast gele çizilmiş bir takım grafik şekiller gözükürken, doğru noktadan bakınca çok net bir geometrik şekil ortaya çıkıyor. Bu resimleri bulduğum sitede daha fazlası var, ama kimin nesi, hangi sanatçı, hangi mimar bu mekanları tasarlamış bunun bilgisi malesef verilmemişti.


  
HAYVANLAR 2010'UN EN TUHAF 10 HAYVANI

Buyrun onlardan iki tanesi. Devamı National Geographic sitesinde.

Tahta yiyen kedi balığı
Mürekkep Balığı Solucanı

TAKINTILYIM.COM'dan SEÇMELER

BENİM ÇORAPLARIM ONLAR!!
Takıntılı BURJU'dan

Bi çorabı sağ ayağıma giydiysem o çorap hep sağ ayağa,sol ayağa giyilense sola giyilir.yıkandıktan sonra ayırt etmeyi de öğrendim.parmak çıkıntılarımı inceliorum:)ve benden çorap isteyen misafirler için stoklanmış çoraplarım da var.kimse benim çoraplarımı giyemeeeeez..çok beğendiyseler yenisini alırım,yinede benimki giyilemez!!
Takıntılı MANİK İNSAN'dan

Çamaşır yıkamak ve çamaşır asmak benim için inanılmaz bi titizlik gerektirir..öncelikle kirlilerimin hepsi ''sirkelenmiş'' bi şekilde kirli kutusunda biriktirilir..sonra itinayla çamaşır makinesine yerleştirilir..deterjanının,yumuşatıcısının miktarı özenle belirlenir ve yıkamaya verilir..çamaşırların makinede geçirdiği süreçteyse çamaşır sepetinin içi,çamaşırlığınsa her bir yeri delicesine ıslak mendille silinip dezenfekte edilir..yoksa yeni yıkanmış eşyalarıma tozlar bulaşabilir..çamaşırları asmaya geldiğindeyse,çamaşırlık üzerinde aynı renkler arka arkaya gelmesin,mandallar birbiriyle uyumlu olsun diye anlamsız bi işe girişilir..

10.12.10

Aralık'ın tazeleri

MODA LOOKBOOK KIŞA GİRERKEN

Karlı, paltolu, şapkalı eldivenli fotoğraflar Avrupa'daki LookBook ikoncanlarının profillerine eklenirken, Los Angeles'ta hava (aman nazar değmesin) gayet günlük güneşlik gidiyor. O yüzden o keskin kış soğuğunu, burunları donduran kar kokusunu resimlerden, filmlerden, televizyondan vs takip etmek durumunda kalıyorum. Mevsimin modasına, ince ipek bir şal örtünmekten veya en soğuk havada ince deri ceketimi üzerime geçirmekten fazla pek ayak uyduramıyorum mecburen. Ama bakıp bakıp LookBook trendlerinden beğendiklerimi paylaşmaya engel değil bu.












MUTFAK NAR AYIKLAMA ALETİ

Alet de denilemez aslında, öyle baya plastik bir kap. Ama hayat standartlarımı öyle böyle değil, geri dönülmeyecek bir şekilde değiştiren bir kap bu nar ayıklama kabı. Tam Los Angeles'a dönmek için uçağa bineceğim sabah, babam gözlerime inanamadığım bir gösteri yaptı bu nar ayıklama aleti ile ve ben direk bunu bavula atıp geldim. Narı ortadan ikiye kesiyorsun. Kaşıkla üzerine pat pat vuruyorsun. İki dakika içinde koca narı komple ayıklıyor, tane tane. Hala her seferinde kendim yapıyorum, oluyor ve hayretler içerisinde kalıyorum. Türkiye'de çok modası çıkmış anladığım kadarıyla herkes alıyormuş bunu, ama ecnebi memleketinde yaşayan bizlerin dünyadan haberimiz yokmuş! Son yılların en büyük keşfi bence bu. Hergün nar alıp yiyebiliyorum. Detokslanıyorum. Mutluyum.



MATRAK SARILMAK İSTEDİĞİM AMCA HITCHCOCK
 

8.12.10

Kasım'ın birikmişleri

Türkiye'ye gittim geldim, iyi güzel aile arkadaş hatrırı sordum, iş güç hallettim. Hadi döndüm Los Angeles'a, toparlandım, jetlagi atlattım, doğum günü kutladım, Şükran Günü, o günü bu günü derken Takıntılı Salı'nın başında duran kimse yok! E blog kendi kendini yazmıyor ki. Bu ihmalkarlığı ne zaman telafi etmeye kalksam, bir türlü elim gitmedi. Erteledikçe erteledikçe erteledikçe erteledim ve işte bu güne geldik. Şu anda bir solukta birikmiş takıntılıkları vicdanımdan atıp rahatlayacağım ve normal düzene Salı günleri Takıntılı Salı'yı yayınlamaya devam edeceğim.

GEZME GÖRME İSTANBUL

Los Angeles'ın güneşli havasını direk bavulla yanımda getirmek suretiyle, 2.5 haftalık Türkiye zamanını yazı kıskandıran güzel havalarla geçirdim. Öncesinde yaptığım atkı, kaban,  yün içlik, kilotlu çorap tarzı hazırlıklar ise bavulda yer kaplamaktan başka işe yaramadı. Hele ki yeni adet, havayolları bavul hakkını tek bir taneye düşürmüşken. Ama canıma minnet öyle güzel geldi ki İstanbul'umun havası.

Bir öğle vakti Moda'dan tutmayın atıcam kendimi dedirten gümüş rengi Marmara

Ortaköy'den güneş altın gibi batarken, Boğaz bakır gibi kaynarken.

GEZME GÖRME ÇANAKKALE

Geçen sene zeytinler küsmüş ama bu mevsim coşmuşlar. Önce Küçük Anafarta'dan nabzı aldım: Öyle böyle değil ağaçlar artık zeytinleri taşıyamıyorlarmış. Zeytinleri toplamaya işçi yetişmeyecekmiş. Ta Mart ayına kadar toplayacaklarmış. Kasım ayında yeşiller, çizmelik ve kırmalık zeytinler toplanacak, sonra sele zeytinleri ve en son salamuralıklar zeytinyağlıklar toplanacakmış. Ben de iki arada bir derede annemin memleketi Geyikli'de zeytin işine soyundum.


Bahçemizdeki 2, 3 ağaçtan çizmelik ve kırmalıkları topladık. Daha Kasım'ın başında bütün yeşil zeytinler almış yürümüş kızarmaya başlamıştı.

Sele zeytinlik siyahlar erik gibi kocaman kocaman etli etliydi.



2 saat içinde iki sepet zeytin topladıktan sonra zeytin toplama işinin inceliklerini öğrendim. Ağaçtan düşen tek bir zeytin bile ziyan edilmezmiş. İri ve dolu dolu olan yeşiller çizmelik, minik minikler kırmalık, ezik, kurtlu, çürümüş gibi olanlar da zeytinyağlık ayrılırmış.

Sepetteki zeytinlerin çizmelik olanlarını ayırdık, tek tek jiletle çizdik. Biraz boynumuz tutuldu ama değdi, bütün sene bol bol yetecek kadar zeytinimiz oldu!

GEZME GÖRME BODRUM
İstanbul, Çanakkale bir yana, Bodrum'da, Ege'nin tam anlamıyla burnunun dibinde yaptığım kahvaltının üstüne yoktu.


Burası Hollywood değil, ama Hollywood'u kıskandırabilecek tek yer!
MODA BODRUM'UN İNCİLERİ

Hem adetten hem mecburiyetten giyim kuşam üzerine yorumlarımı yazmam gerekiyor. Türkiye'ye gittiğimde hiç alışveriş yapmayacağım, kıyafet falan hiç bir şey almayacağım, yeteri kadar var derken, orucumu Bodrum'da bozmak mecburiyetinde kaldım. Yani çok büyük de birşey değil alt tarafı bir çift küpe aldım. Ama bu küpeleri toplayıp poşet poşet götürmemek için zor tuttum kendimi.
Hayır aslında öyle çok acayip bişey değiller aslında. Ama tuhaf bir çekim hissettim. Karşı koyamadım kendilerine.





TAKINTILIYIM.COM'dan SEÇME TAKINTI


Takıntılı Salı tembellik yapmış olabilir ama Takıntılıyım'ın takıntılılarının elleri neyseki bu bir aylık dönemde boş durmamış. Birikmişlerden favorilerimi hemen paylaşıyorum.


Takıntılı EYDENISE'den SES
Dışarıda takıldığım bir ortamda, abimin evinde, arkadaşlarımın evlerinde,hatta evim dışındaki her yerde tuvaletteyken ses çıkarmaktan ( hangi büyüklükte olsun ihtiyacımı görürken herhangi bir ses) korkarım, nefret ederim. hiç rahat olamam bu yüzden. çok doğal birşey aslında eh tuvalet bu sonuçta ama nedense hiç rahat değilim bu konuda. sanki çıkınca biri ayıplayacakmış gibi geliyor. birde bununla bağlantılı olarak sıra beklenen tuvalete giremem. tuvalette yerde ve klozette birşey varsa(saç bile olsa) o tuvalete giremem.
ayrıca eğer pırt sesine benzer bir ses çıkarırsam ( ayakkabılarımla, deri koltuğa oturduğumda vs.) hemen " ahahah ayakkabılarım sıkmaya mı başladı bak çok yürümüşüz ses çıkarıyo" , " şu koltuklar da hep böyle sesler çıkarıyo ahahah" veya " ah çok acıktım midemden sesler geliyo" gibi açıklama yaparım ki yanlış anlaşımasın.


Takıntılı UFAKVIK'tan SÜNGERİN HAKKI ÜÇTÜR
Bulaşık yıkarken kullandığım süngeri üç yıkamadan sonra kullanamıyorum.Üçüncüden sonra sanki o süngerle klozet falan temizlemişim,küvet ovmuşum ya da üzerine işemişim gibi hissediyorum.Güvenemiyorum temiz kaldığına,yeterli hijyeni sağladığına.Toprağa sürüp teyemmüm yapsam bardaklara, tabak çanaklara daha iyi.Değiştirmem lazım anında.Ee biraz da yeniliklere açık olmak lazım aslında. Değil mi?


Takıntılı UFAKVIK'tan (çünkü çok bomba takıntılar yazıyor) OYUN
Sosyal paylaşım sitelerindeki o dandik oyunlar var ya.Hani bir dönem bir tanesi meşhur oluyor,tüm dünya oynamaya başlıyor,gece gündüz demeden,saat kaçmış dinlemeden kalkıyor deli gibi kasıyor,iki ay sonra da sıkılıp oyunu bırakıyor.İşte bende bu tarife uyan tiplerdenim.Sabrım maksimum iki ay.Sonra "Aman bea başlarım oyununa ben profil fotosu değiştireyim,enteresan iletiler yazayım,'ciks' videolar paylaşayım da 'layk'ım artsın." moduna geçiyorum. Tek sorun şu.Uygulamalarımdan silemiyorum. Neden mi? Ya bir daha meşhur olursa o oyun.Ya bir daha popülerlik kazanırsa.O kadar 'level' atlamışsın,para biriktirmiş oyunda belirli bir yere gelmişsin.Silip heba mı edeceksin bütün emekleri. Olmaaaazz.Dursun bir köşede.Arada hala oynayan arkadaşlarından gelen hediyeleri reddeder inatla senden hediye istemelerini bekleyerek geldiğinde "puhaha yok sana hediye yürü git" falan dersin,eğlenirsin.Zararı yoksa kalsın yerinde.İyi böyle bence...

27.10.10

Kanye West kendini mi şaşırmış? Stephen King'in hayalleri gerçek mi olmuş? Ne?!

DİJİTAL SANAT KEVIN MARGO
 
İnsanlar neler neler yapıyor, biz boş boş oturuyoruz günler geçiyor dedirten dijital sanatçılardan biri. O da insan yani, adamın biri. Blur Stüdyosunda, platform oyunlarının fragmanlarının dijital sanatçılığını ve CG Supervisor'lığını yapan (yani bilgisayar kaynaklı efektleri yöneten) Kevin Margo'nun portfolyosu akıllara zarar. Margo'nun stüdyolar için yaptığı işlerine bakıp kafayı yiyebilirsiniz. Ama ben kendi zevki için yaptığı bir takım pixel çalışmalarını burda paylaşmak istedim.




 

ÇİRKİNLİK ABİDESİ LOOKBOOK'tan bir eleman

LookBook hastasıyım, fena takıntılıyım falan ama kendimi o kadar da kaybetmedim. Saygı duymama rağmen anlam veremediğim bir takım modeller de çıkıyor karşıma. Buyrun onlardan bi tanesi. Ama çok da acımasız davranmayayım, çünkü aynı LookBook'cunun eklediği stiller arasında çok iyi fikirler de var. Haksızlık yapmayalım ve hemen Dennis R.'ın LookBook sayfasını paylaşalım ki isteyen yine + oylarını verebilsin. :)

 
SİNEMA/ KİTAP STEPHEN KING'İN KARA KULE'Sİ

İtiraf ediyorum: zamanında kafamı kaldıramadan iki günde yalayıp yuttuğun kalın kalın ciltli 7 kitaplık Stephen King serisi Kara Kule'nin filmini veya dizisini çekmek çocukluk hayallerimden biriydi. Genelde kurduğum bu hayalleri benden önce birileri akıl edip gerçekleştiriyor ve Kara Kule de bu konuda bir ayrıcalık olmadı. Kara Kule serisinin sinemaya ve ekrana adaptasyonu üzerinde büyük Hollywood amcaları çalışmaya başlamışlar. Ron Howard, Akiva Goldsman, Universal stüdyoları gibi isimler havalarda uçuşuyor. E tabi onlarla ben nasıl boy ölçüşeyim, 'şey abi ben geldim, Kara Kule'nin filmini çekmek istiyorum da' diye... 

Kara Kule'nin adaptasyonunu hem sinemaya hem televizyona arka arkaya yapacaklarmış. Stephen King'e kafayı takmışsanız ve daha fazlasını merak ediyorsanız, hikayenin detaylarını Burası Hollywood! (ünlem işareti ile birlikte) blogunda bulabilirsiniz.



TANIMSIZ ÇÜNKÜ KANYE WEST İŞİ BİŞİ

Kanye West müzik dünyasında kendi çapında sahip olduğu dominasyonundan birşey kaybetmemek konusunda kararlı gözüküyor. Son bombası Runaway isimli 34 dakikalık kısa bir müzikal film. Sabrınız varsa seyredin, ama Kanye West'in şarkı söyleme kabiliyetinin defoları biraz fazlasıyla kulağa batıyor o konuda uyarayım.

Yine de balerinlerin olduğu kısmı görebilmek için ben oturdum izledim. Biraz da takıntılı olduğumdan ve birşeyi izlemeye başladım mı bitirmeden başından kalkamama gibi bir problemim olduğu için izledim (ki bu konuda yalnız olmadığımı yine bir takıntılıyım üyesi kanıtlamış zamanında). Yer yer içime fenalık getiren ve David Lynch'e taş çıkartacak kadar bir türlü anlam veremediğim bir takım sahnelerin yanında, gülsem mi yoksa gülmekten gözümden yaş mı gelse bilemediğim bir takım kilit Kanye West cümleleri de var filmde. Bunlardan biri de yarı çıplak kuş kostümü giymiş iç çamaşırı modeli Selita Ebanks'e söylediği 'bu dünyadaki ilk kural, haberlerde gördüğün hiçbirşeye dikkat etme,' cümlesi.



HAFTANIN TAKINTISI Tüyo mu? Tiyo mu?

Tüyo mu Tiyo mu? Tüyo mu Tiyo mu? Tüyo mu Tiyo mu? Hangisi? Hani kafadan Türkçe bi kelime değil zaten ama kullanıyoruz. O zaman nedir yani? 

demiş takıntılıyım.com üyesi REVOLT. Doğrusunun tüyo olduğunu, Fransızca kelime tuyau'dan geldiğini burdan hemen açıklayalım. Farkettim zaten Takıntılıyım'ın Facebook fanları da boş durmamış, o konuya el atmışlar :)

20.10.10

Oldu Çarşamba

LOOKBOOK
Bu kadar geç kalmamın sebebi bütün hafta LookBook'la kafayı yemiş olmam. Öyle böyle değil, Facebook meysbuk kalmadı, sadece LookBook var benim için artık. Onun bunun kıyafetlerine bakıyorum. Fan oluyorum, kendi fotoğraflarımı koyuyorum. Çıldırmak üzereyim! O yüzden hemen birkaç tane beğendiğim LookBook modellerini burada paylaşayım bu haftaki. Hatta takıntı kategorisi olarak LookBook'u da bu bloga eklemek durumda kalacağım gibi gözüküyor artık. :)

DOG DAYS ARE OVER-Ebba Z
I CAN SEE RIGHT THROUGH TO YOU- Andy T.


L'AMANT- Nancy Z.

SOKAK SANATI LISBON

Takıntılıyım.com takımının keşfettiği ve bana gönderdiği inanılmaz bir sokak sanatı örneği. Unurth.com da böyle başka bir sürü cevherler dolu. Lisbon'daki bu binayı Blu ve Os Gemeos isimli sokak sanatçıları boyamışlar.

Dikkat edilmesi gereken bir nokta, dünyanın suyunu çıkaran kapitalist adamın gözleri binanın tepesinden sarkıtılan toplarla yapılmış. Ne zaman rüzgar eserse gözler bir oraya bir buraya oynuyor. İronik değil mi?



DİJİTAL SANAT BUZZ LIGHTYEAR İLÜSTRASYONU

Buzz Lightyear, Pixar dahilerinin hayal ettiği gibi bir bilgisayar animasyonu karakteri olmasaydı. Biraz daha insana yakın olsaydı, kaşının tüyleri kirli sakalı, gözünün kırışıklıkları bildiğimiz gerçekliğe yaklaşmaya çalışsaydı. Bir de Toy Story dünyası bizim bildiğimiz mutlu, şeker, aydınlık bir dünya yerine, yetişkinlerin bilim kurgu filmlerinden bekledikleri uzayın o karanlığının, tozunun, gizemliliğinin tüyleri ürperttiği, kalpleri çarptırdığı bir atmosfere bürünseydi. Bütün bunlar Pixar'a saygıdan kusur etmeden gerçekleştirilseydi, Buzz Lightyear işte böyle gözükürdü.


EVİM GÜZEL EVİM KULPLU CAM BARDAK
En süperi! Hem sıcak hem soğuk herşeyi içebiliyorum. Bu kulplu cam bardakların, Paşabahçe'den ordan burdan her yerden değişik dizaynlarını bulup koleksiyonunu yapmak istiyorum. 

Bir de anladığım kadarıyla bu konuda yalnız da değilim. Başka takıntılıları da var. Takıntılı Revolt'tan buyrun 'O BENIM BARDAĞIM'

Ofiste sadece benim kullandığım ve başka kimsenin kullanmadığı bir bardağım olmasına karşı hassasım. Çalışmaya başladığım ilk günden mükemmel bir bardak mimledim. Kalın cam ve kulplu. Hem su, hem de çay kahve içebiliyorum. Üzerinde revolt yazıyor, takıntılı rumuzum da ordan geliyor zaten. Bardağımı hep masamda saklıyorum. Diğer bulaşıklarla birlikte bulaşık makinesine atmıyorum. Kendim yıkıyorum. Bardağıma kimsenin göz dikmesine izin vermiyorum. 


Luigi Barmioli tasarımı




HAFTANIN TAKINTISI
ROMA(N)TİZMA

Havalar da yağmurlu gidiyor, asıl bu haftanın benim en çok taktığım takıntısı budur. Buyrun, Takıntılıyım.com üyesi UFAKVIK'tan.

Yağmurlu havalarda romantizm yapma adı altında şemsiyesiz el ele dolaşan çiftlere sinir oluyorum.Gökten sanki kova kova su boşaltıyor tanrı, elalem kaçacak delik saklanacak saçak altı ararken neymiş efendim yağmurlu havada dolaşmanın keyfi bir başka oluyormuş.Donuna kadar ıslanıyorsun ne keyfi ya.Ayakkabının içi havuzdan farksız.Çoraplar vıcık vıcık. Bir de destursuz bir şekilde araba geçti mi yanından tadından yenmez artık."Ay aşkım ne güzel ıslandık ya" diyen tiplere taş atasım geliyor o an.O havada olsa olsa zatürre olur,romatizma olur. Romantizm değil.Haydi yavrum ayrıl ayrıl, git evine koş, evinde yap cilveni romantikliğini. Sonra hasta bir sevgilinin triplerini çekmek zorunda kalacaksın.O zaman görürüm ben seni.

 Gene Kelly üstüne alınmasın :)





Gene Kelly - I'm Singing in the Rain
Uploaded by goldrausch. - See the latest featured music videos.

14.10.10

bisikletler ve geri dönüştürülebilenler

GEZME GÖRME ABBOTT KINNEY FESTİVALİ

Takıntılı Salı Los Angeles'tan bildiriyor efendim...

California'nın Venice sahilleri, 80'lerdeki filmlerde gördüğümüz kaykaycı patenci gençliğin cirit attığı, bugünün Valitörü zamanın Terminatörü Arnold Schwarzenegger ve türlerinin vücut yaptığı, gamsız gençlerin bütün gün voleybol, frizbi oynayıp, surf yaptığı yerler olarak ün kazanmış. 

Venice'in şu andaki dokusu pek de farklı değil aslında. Ama sahil kesiminin içinde kendimi çok kaybetmeden hemen iki üç sokak içeriye doğru gireyim. Abbott Kinney Bulvarına.

Her sene Eylül ayında Abbott Kinney trafiğe kapatılıyor ve müzikli, sanatlı, el işli, yemeli içmeli bir festival düzenleniyor. Hani çok da birşey olmuyor açıkçası. Şunu demek istiyorum, aman acayip bir festival oluyor da, insanlar inanılmaz el işleri yapıyor diye birşey görmedim şimdiye kadar. Bizim Atlas pasajındaki dükkanlar, hatta ilkokul kermeslerinde annelerin yaptığı örgüler danteller bin basar bütün bunlara. :)

Diğer yandan eğlenceli şeyler de oluyor tabi. O kadar da yerden yere vurmamak lazım. 20 dolar verdiğim otopark parasına değmez ama, yine de iyiki gelmişim, dememe sebep olan bazı fotoğrafları paylaşıyorum.

İKİ TEKERLEKLİLER
Bisiklete binebilseydim, bir sonraki aşama olarak bu motora sahip olmak isteyebilirdim. Ama İstanbul'un bisiklete binmeyi öğrenmeye müsait olmayan yerlerinde büyüdüğüm için malesef iki tekerlekli araçlara karşı fobim var.
 Yine de, şirin mi şirin pembe bir motorum olmasının,

 veya şeklini şemalini nasıl binileceğini anlamadığım ama çok havalı turuncu bir bisiklete binmenin,

ya da hafta sonları hipster kıyafetleri, kulaklıkları ve ceplerinde iPodlarıyla, arabaların arasından vın vın geçen bir bisiklet çetesiyle takılmanın hayalleri kurmabilirim. :)


GERİ DÖNÜŞTÜRENLER
Geri dönüşüm yapalım, çevreci olalım, gezegenimizi koruyalım kafası, California ahalisinin genel takıntısı. Abbott Kinney Festivali gibi bir yerde geri dönüşüm takıntılıları, (kendim de dahil olmak üzere) görmemek mümkün değil. Bu takıntının kimseye zararı olmamakla birlikte, hem bulaşıcı hem de yaratıcı aktiviteleri tetikliyor. Vintage Remade de bunun bir tane örneği.

Eski kıyafetlerden, kravatlardan, astarlardan çantalar yapmışlar. Geri dönüştürülen gazete dergi vs parçalarından kolaj yapmışlar vs... Normalde böyle şeylere burun kıvırırım. Buna rağmen çok da çirkin bulmadım yaptıklarını. Kareli kağıt üstüne yaptıkları kartları ve markalarının genel tarzını da beğendim.
Bu çöp kutusunun olayı ne tam olarak bilmiyorum ama yine çevreci enerji, geri dönüşüm, petrolsüz elektrik teknolojilerini anlatan bir standın önünde duruyordu. Oturmuşlar çöp kutusunu takıntılı bir şekilde süslemişler püslemişler yapmışlar.

EN ÇOK BEĞENDİĞİM
Dijital baskı üzerine vernikle yapılmış bu büyüklü küçüklü resimlere takılan bir tek ben değildim. 
Konsept AĞAÇ ROBOT. Ama Hollywood işareti ve Los Angeles'ın önemli bir takım binaları,  insan siluetleri de var koleksiyonda. Ben de Capital Records binasının  buzdolabı mıknatısını ve bir mini ağaç robotlu kolye aldım kendime. 




11.10.10

hastasıyım hipstırların

WEB/ MODA LOOKBOOK
Ben bunu daha önce nasıl görmemişim diye kendi kendimi hayretler içinde bırakan bir site. Lookbook.nu. Avrupa'nın, Asya'nın, Amerika'nın oranın buranın her yerinden bir sürü hipster gençler giyinip kuşanıp fotoğraflarını çektiriyorlar ve sitede yayınlıyorlar. Siteye jet hızıyla üye oldum ve kendim de fotoğraflar eklemeye başladım. Bende takıntılar uyandıran fonksiyonlar arasında şunlar var :)

- Fotoğraftaki kıyafetin parçalarını tag edebiliyorsun, ve markası ne, nerden aldın, kaç para verdin vs hepsini işaretleyebiliyorsun.

- Kıyafetlerinin color palette'ini çıkartabiliyorsun. Yani hangi renkler baskın çıkıyor onları bulup işaretleyebiliyorsun. Sonra arama yaptığında o renkleri kullanarak başkalarının yaptığı kıyafet kombinasyonlarını görebiliyorsun.

- Beğendiğin kişiliklerin fanı olabiliyorsun, bu şekilde yeni stiller eklediklerinde onları takip edebiliyorsun.

- Beğendiğin stiller için HYPE'a basıp oy verebiliyorsun. Senin beğendiğin stiller profiline ekleniyor. Bu şekilde kendi tarzın, ve başkalarının tarzlarıyla birlikte moda görüşünün taslağını çıkartmış oluyorsun bir bakıma.

Neyse ben bu siteye bayıldım bayıldım. Bütün günümü geçirebilirim. En iyi yanı da sitedekilerin hepsinin normal insanlar olması. Yani yaş ortalaması 16 gibi gözüküyor site üyelerinin ama 1.80 boyunda 45 kiloda mankenlerin boy gösterdiği bir yer değil. Kıyafetler de markaların fotoğraf çekimlerinden çıkmış değil. Çok güzel kombinasyonlar var.




EVİM GÜZEL EVİM LOFT TASARIMI

Tree Hugger, adından da anlaşılacağı gibi çevreyi kucaklamak üzerine bir site. Geri dönüşüm tüyolarından, organik gıdalara, seyahattan, bilimsel makalelere bir sürü yeşil dostu bilginin paylaşıldığı bir web sitesi. Stumble Upon'da gezinirken kliklerime takılan bu alternatif mobilya tasarımı sayfası da yine Tree Hugger'dan. Montreal'lı mimar Laurent McComber'ın loft mekan tasarımı.

Çevre bilinci sadece geri dönüşüm yapmakla bitmiyor. Mekanları ekonomik olarak kullanmak, dolaylı yoldan enerji tasarrufu sağlıyor, hem de gözümüzü okşuyor. Bu alternatif yatak odası dekorasyonlarından birini burda paylaşıyorum. Daha fazlası için de tıklayın.


POLİTİKA OBAMA ŞAKASI

Yine Stumble Upon'da karşıma çıkan malzemelerden biri. Adamın işi gücü yok, aklı ona buna ofis şakası yapmaya çalışıyor demeyin. Herkesin işte, aşkta, hastalıkta ve sağlıkta mizaha ihtiyacı var. Öyle değil mi?


DANS PARIS OPERA BALE- JEROME ROBBINS'E BIAT

Türkiye'de YouTube'dan sonra Vimeo'nun da kapatılması çok sıkıcı oldu. Yani benim işimi açıkçası hiç de kolaylaştırmıyor bu durum. Ama ne yapalım? Ben de hoşuma giden bir daily motion klibi bulduğumda çok heyecanlandım.

Bu kısa bale gösterisi 6 tane şaşkın dansçının rutinlerini sürekli şaşırıp, koreografiyi bozması üzerine. Kendime kendime seyrederken o kadar çok güldüm ki.
 

Ballet de l'Opéra de Paris - Hommage à Jerome Robbins
Uploaded by siulmiranda. - Music videos, artist interviews, concerts and more.


HAFTANIN TAKINTISI SİGARA KOKAN TAKSİ

Şahsen bu durum beni sadece taksi değil bilimum her türlü mekanda inanılmaz rahatsız ediyor. En iyi arkadaşlarımdan birinin doğum gününü bile sırf sigaradan nefes alınmıyor diye erken terketmişliğim bile var. Buyrun Takıntılıyım.com üyesi FLU'dan gerçek bir takıntı:

Kapısını açar açmaz burnuma, koltuklarindan fışkıran sigara kokusunun burnuma yapıştığı taksilere takıntılıyım.Kapıyı açıp, kokuyu farkedince kapıyı hemen kapatmamak için elimden gelen ne varsa yapıyorum..kapı açık bir şekilde; yere bir şey düşürmüş gibi yapmak, arkadan gelen bir tanıdığım varmış gibi bakmak, cebimdeki anahtari kontrol etmek bunlardan bazıları..sonra yavaaaaş yavaaaşşş kapatıyorum kapıyı..içerisi havalansin diye geçirdiğim bu 2 dakikayi kar sayıyorum resmen !

Acaba bizim dünyaca meşhur taksici İhsan bu konuda ne düşünüyordur?

4.10.10

Pembelerden gitsem bu hafta, olur mu?

DİZAYN RAINBOWMAKER

Rainbowmaker'ın gerçek ismi Markus Hofko. Almanya'dan Yeni Zelanda'ya göç etmiş, dünyaya eğlenceli, oyuncu, deneysel, bazen de garip hatta rahatsız edici tasarımlar getiren bir dijital sanatçı. Nerelerde dolaşırken nerelerde buldum onu şu anda hatırlayamadım. Ama Stumble Upon'a eklemişim. Demek ki geçtiğimiz hafta içerisinde bi noktada kafayı takmışım yaptıklarına. Özellikle Barış işareti gösteren elle yaptığı çalışmalara. Buyrun altta bunlardan biri. Daha fazlası için de tıklayın. :)





EVİM GÜZEL EVİM MUTFAĞIMA RENGARENK SPATULALAR

Aslında bu aralar pasta kek yapmaktan biraz elimi ayağımı kestim. Vaktim olmuyor. Ama böyle rengarenk spatulalar mutfağımı süslerse acaba canım sürekli onlarla oynamak için iki yumurta, şeker, margarin ve unu karıştırmak ister mi? Spatulaların kaynağı Huset Shop.


 
SEHPA ÜSTÜ PORSCHE BOOK

Fuşya pembesi kapağına kanıp ay ne kadar da şirinmiş tam benlik diye kanmayın bayanlar. Bu ister istemez daha çok beylerin ilgi alanına giriyor. Ama bizim de arada sırada bir Porsche'yi arzulamaya hakkımız var. Değil mi?


ANİMASYON UMERIC

Sydney, Avustralya'daki Umeric Stüdyosunun çalışmaları. Tam kafayı yedirtmelik. Bu insanların hayal gücü nasıl çalışıyor, başka bir boyuttan mı geliyorlar bilmiyorum, ama tüm bunların yanında bir de bu animasyonları gerçekleştirmenin fiziksel zorlukları var. Hem tasarıma hem de software'e hakim Avusturalyalı kardeşler. Darısı bizim Türk tasarımcılarının başına. Buyrun Umeric websitesi.



Umeric 'Until Now' 2010. from Umeric on Vimeo.


HAFTANIN TAKINTISI
ŞARKI SÖZÜ

Takıntılıyım.com üyesi Bu Balık Pişmemiş'ten:

İçinde şarkı sözleri yazmayan albümler benim için kafadan bitmiştir. Bu konuda çok hassasım. Herkes korsan korsan şarkıları indirirken benim para verip aldığım albümün kapağını, içindeki resimleri, sayfaların dokusunu, şarkıların sözlerini tek tek sindirme lüksüm olmalı.

Sevgili Bu Balık Pişmemiş. Bu takıntını seninle sonuna kadar paylaşıyorum. Madem içinde şarkı sözü resim cisim olmayacak, e boş CD kapağı ver bana aynı şey!

27.9.10

Emrak Altinok, Eels' Apple Trees, Doğum günü kıyafetleri, Mandal Takıntısı

DİZAYN HUNTER GATHERER

Bu hafta keşfettiğim ve aklımı başımdan alan bir dizayn stüdyosu. New York bazlı Hunter Gatherer'ın portföyü sadeliği, modernliği ve basitliğiyle kafa çevirten dizaynlarla dolu. Websitelerinin dolaştığım her sayfasında ağzımı açık bırakan çalışmalar gördüm. İşte birkaç tanesi. Daha fazlasını görmek isteyenler için de buyrun linki: Hunter Gatherer.

Mined Magazine için Bucky Fuller Portresi






MÜZİK EELS- END OF TIMES
Albümün sayfalarını karıştırırken önce şarkıların sözlerine takıldım. Sonra albümü dinlemeye başladım. 7. track Apple Tree tam 40 saniyelik, ufacık bir parça. İçimi kıpır kıpır yaptı, sözleri.

İş yerinde masamda dinlediğim Eels albümü

APPLE TREES

We were on this car trip,
And I was looking at these rows and rows of trees all along the highway.
I don't know what kind of trees, apples or something.
There were just like thousands and thousands of rows of a thousand trees each.
And I picked one tree that I could see about eight trees back in this one row in the middle.
Just one in a billion.
And that's how I felt.






FOTOĞRAF EMRAH ALTINOK
Emrah Altınok, Janset, Iraz Yöntem, Haken Gerçek, Levent Üzümcü, Ece Uslu gibi birçok oyuncunun portrelerini çekiyor. Beyaz bembeyaz fonda, parlak pasparlak gözlerini ortaya çıkarıyor hepsinin. Fotoğrafları internette çok paylaşılıyor bu aralar.
Arada yaptığı farklı çalışmaları da çok beğeniyorum. Bu yeni fotoğrafları Facebook'ta yakaladım bu hafta.

Konsept "Bir Freud Üçlemesi #1"